Pazartesi, Ocak 21, 2013

Sıcak Çikolatalı Tatlı Veda



(Gazetedeki son yazim, gecen hafta IZ 183...)
"Herşeyin bir başlangıcı bir de bitişi var; bir başı bir sonu. Yaklaşık üç buçuk yıl önce İsviçre Zaman’da yazmaya başladım. Zaman aktı gitti ve bu yazımla birlikte ben 158 yazı yazmışım. Yazılar yazılırken hayatta yazılanları da yaşadık, çoğalttık, tükettik. Hepsi bir defa dışında her hafta bu sayfaya yansıdı. Bu üç buçuk yılda sadece bir defa bu sayfaya hazırlanmadım. Yazı gönderemedim. Minicik kızımızın doğumundan iki hafta sonra kızım sarılık, ben de zatüre olduğum için iki hafta hastanede kalmıştık...
İlk tarifim benim için değerli bir tarif idi; bu sayfanında nasıl olmasını istediğimin bir yansıması idi. Osmanlı mutfağı ve Avusturya mutfağının birbirine etkileşimiydi. Tıpkı bizim İsviçre’deki varlığımız gibi. Erik knödeli-ağa lokması.
Bu sayfada üç buçuk yıl boyunca her şey yer aldı. Aktüel olaylar, filmler, yazarlar (mesela Martin Suter), Migros’un kurucusu, kadın politikacılar. Okuldan ve günlük hayattan bahsettik. Bayramlar kutladık beraber; Fastnacht’ın Sechseläuten’in, Paskalya’nın peşine düştük. Her yıl yeniden cemreleri bekledik, yazın gurbetten sıladan bahsettik, sonbaharı kabak ve ayva ile süsledik, kışın kayağa gittik sıcak tarifler aradık.
Bärlauch nedir, kuşkonmaz nasıl pişer öğrendik. Almancasını daha iyi bildiğimiz ışgının, mürver çiçeğinin, sarıkız mantarının ve kuzugöbeginin türkçesini belledik sürekli değişik tariflerini deneyerek. Yöresel lezzetlerden Rösti, Berner Zwiebeltorte, Bündner Gerstensuppe, Basler Pastetli, Ossobuco alla milanese yanında bol bol Risotto reçetesi uyguladık. İsviçre çilek tarlalarında çilek, ahududu toplayıp meyveli tariflerle ruhumuzu oksadık. Bol bol agar agar, creme fraiche ve quark gibi yerel ürünleri kullandık. Röportajlar yaptık, gezi notları düştük İstanbul’dan, Bosna’dan... Kek yedik huzur bulduk.
158 yazı inanın saygı duyulası bir sayı. Kendini bu kadar önemseme Dilek diyebilirsiniz, haklı olarak. Fakat siz hiç benim tarif yazmaktan neftet ettiğimi biliyor muydunuz? Yemek yaparken dostlarla eğlenmeyi, yemek hakkında konuşmayı, mutfakda deneyler yapmayı seven birini tarife bağlı kalarak hazırlık yapmak ve onu oturup yazmak ne kadar sınırlıyor bilemezsiniz. Fakat inanın bu sayfayı çok severek hazırladım. Tarifle birlikte paylaştığım yazılarım sizinle hoş sohbet tadındaydı. Çok severek yaptım.
Eski Sandık isimli şiirdeki sandıktaki hatıralar gibi dönüp baktığımda 158 yazıya ne çok şey sığmış anlat anlat bitmeyecek gibi geliyor. Bu son yazımla birlikte daha sayfayla ilgili hayallerimin ve umutlarımın olduğunu da görüyorum. Paylaşmak ve yazmak istediğim daha çok tarif varmış. Mesela ilk yazmaya başladığımda not aldığım listede Bircher Müsli, çok sevdiğim Engadiner Nusstorte, Hagebutte ve Birnen Pastetli var. İlk ikisinin bu sayfada olmamasını büyük eksiklik olarak görüyorum. Fakat başta da söylediğimiz gibi herşeyin bir başı ve bir sonu var. Ve artık gitmek zorundayım. Yemek ve yazı sevdamdan ayrılarak, üzülerek fakat yeni hayallerler, umutlar için sevinerek.
Vedalar hüzünlüdür fakat bir yemek sayfasından veda ancak tatlı olur diye düşündüm. 3 yıl önce Strassbourg tatilimizde Çubuklu Sıcak Çikolata ile tanışmıştım. Tarif çok basit, sevdiğiniz kuvertür türünü benmari usulü eritin ve minik silikon kalıplarına dökün. 1-2 dakika sonra çubukları ortalarına yerleştirip soğumaya bırakın. Donmasını hızlandırmak isterseniz buzdolabına yerleştirin. Dilerseniz aromalarla (tarçın, acıbadem vb) zenginlestirebilirsiniz. Kalıplardan çıkardıktan sonra birer bardak sıcak sütle servis edin. Çubuğu, sütte karıştıra karıştıra sıcak çikolatanızı hazırlayın. Sıcak Çikolatanızı yudumlarken afiyet mutluluk olsun! Bunca zaman yazdık, yedik-içtik hakkinizi helal edin, her ne kusur ettik ise affola..."