Sıcak Çikolatalı Tatlı Veda
(Gazetedeki son yazim, gecen hafta IZ 183...)
"Herşeyin bir
başlangıcı bir de bitişi var; bir başı bir sonu. Yaklaşık üç buçuk yıl önce İsviçre
Zaman’da yazmaya başladım. Zaman aktı gitti ve bu yazımla birlikte ben 158 yazı
yazmışım. Yazılar yazılırken hayatta yazılanları da yaşadık, çoğalttık,
tükettik. Hepsi bir defa dışında her hafta bu sayfaya yansıdı. Bu üç buçuk
yılda sadece bir defa bu sayfaya hazırlanmadım. Yazı gönderemedim. Minicik
kızımızın doğumundan iki hafta sonra kızım sarılık, ben de zatüre olduğum için
iki hafta hastanede kalmıştık...
İlk tarifim
benim için değerli bir tarif idi; bu sayfanında nasıl olmasını istediğimin bir
yansıması idi. Osmanlı mutfağı ve Avusturya mutfağının birbirine etkileşimiydi.
Tıpkı bizim İsviçre’deki varlığımız gibi. Erik knödeli-ağa lokması.
Bu sayfada üç
buçuk yıl boyunca her şey yer aldı. Aktüel olaylar, filmler, yazarlar (mesela
Martin Suter), Migros’un kurucusu, kadın politikacılar. Okuldan ve günlük hayattan
bahsettik. Bayramlar kutladık beraber; Fastnacht’ın Sechseläuten’in, Paskalya’nın
peşine düştük. Her yıl yeniden cemreleri bekledik, yazın gurbetten sıladan
bahsettik, sonbaharı kabak ve ayva ile süsledik, kışın kayağa gittik sıcak
tarifler aradık.
Bärlauch nedir,
kuşkonmaz nasıl pişer öğrendik. Almancasını daha iyi bildiğimiz ışgının, mürver
çiçeğinin, sarıkız mantarının ve kuzugöbeginin türkçesini belledik sürekli
değişik tariflerini deneyerek. Yöresel lezzetlerden Rösti, Berner Zwiebeltorte,
Bündner Gerstensuppe, Basler Pastetli, Ossobuco alla milanese yanında bol bol
Risotto reçetesi uyguladık. İsviçre çilek tarlalarında çilek, ahududu toplayıp
meyveli tariflerle ruhumuzu oksadık. Bol bol agar agar, creme fraiche ve quark
gibi yerel ürünleri kullandık. Röportajlar yaptık, gezi notları düştük
İstanbul’dan, Bosna’dan... Kek yedik huzur bulduk.
158 yazı inanın
saygı duyulası bir sayı. Kendini bu kadar önemseme Dilek diyebilirsiniz, haklı
olarak. Fakat siz hiç benim tarif yazmaktan neftet ettiğimi biliyor muydunuz?
Yemek yaparken dostlarla eğlenmeyi, yemek hakkında konuşmayı, mutfakda deneyler
yapmayı seven birini tarife bağlı kalarak hazırlık yapmak ve onu oturup yazmak
ne kadar sınırlıyor bilemezsiniz. Fakat inanın bu sayfayı çok severek hazırladım.
Tarifle birlikte paylaştığım yazılarım sizinle hoş sohbet tadındaydı. Çok
severek yaptım.
Eski Sandık
isimli şiirdeki sandıktaki hatıralar gibi dönüp baktığımda 158 yazıya ne çok
şey sığmış anlat anlat bitmeyecek gibi geliyor. Bu son yazımla birlikte daha
sayfayla ilgili hayallerimin ve umutlarımın olduğunu da görüyorum. Paylaşmak ve
yazmak istediğim daha çok tarif varmış. Mesela ilk yazmaya başladığımda not aldığım
listede Bircher Müsli, çok sevdiğim Engadiner Nusstorte, Hagebutte ve Birnen
Pastetli var. İlk ikisinin bu sayfada olmamasını büyük eksiklik olarak
görüyorum. Fakat başta da söylediğimiz gibi herşeyin bir başı ve bir sonu var.
Ve artık gitmek zorundayım. Yemek ve yazı sevdamdan ayrılarak, üzülerek fakat
yeni hayallerler, umutlar için sevinerek.
Vedalar
hüzünlüdür fakat bir yemek sayfasından veda ancak tatlı olur diye düşündüm. 3
yıl önce Strassbourg tatilimizde Çubuklu Sıcak Çikolata ile tanışmıştım. Tarif
çok basit, sevdiğiniz kuvertür türünü benmari usulü eritin ve minik silikon
kalıplarına dökün. 1-2 dakika sonra çubukları ortalarına yerleştirip soğumaya
bırakın. Donmasını hızlandırmak isterseniz buzdolabına yerleştirin. Dilerseniz
aromalarla (tarçın, acıbadem vb) zenginlestirebilirsiniz. Kalıplardan
çıkardıktan sonra birer bardak sıcak sütle servis edin. Çubuğu, sütte karıştıra
karıştıra sıcak çikolatanızı hazırlayın. Sıcak Çikolatanızı yudumlarken afiyet
mutluluk olsun! Bunca zaman yazdık, yedik-içtik hakkinizi helal edin, her ne
kusur ettik ise affola..."